Top
Üye Girişi Yeni Üye Kayıt Sepetim
Sepetinizde Bulunan Ürünler

Blog


Dünya Çevre Günü Kutlu Olsun!

Her yıl 5 Haziran'da kutlanan Dünya Çevre Günü, çevresel farkındalığı artırmak ve ekosistemlerin korunmasını teşvik etmek için önemli bir fırsat sunuyor. Bu özel günde, BEE’O Propolis ailesi olarak arıların ekosistemimizdeki hayati rolünü vurgulamak istiyoruz. Arılar, biyolojik çeşitlilik ve gıda güvenliği açısından kritik bir öneme sahiptir. Onların çalışkanlığı ve ekosisteme sağladıkları katkılar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak, çevremizi ve geleceğimizi korumak adına atmamız gereken adımları anlamamıza yardımcı olabilir!

Arıların Ekosistem İçin Önemi

Arılar, polinatörler yani tozlaştırıcılar olarak ekosistemlerin temel taşlarından biridir. arıların hayati önemini vurgulamak ve arıların korunması için farkındalık yaratmak için her yıl 20 Mayıs'ta amacıyla kutlanır. Bu anlamlı gün, arıcılığın öncülerinden Anton Janša'nın doğum günü olan 20 Mayıs'ta kutlanmaya başlanmış ve Birleşmiş Milletler tarafından resmi olarak tanınmıştır. Arılar, dünya çapında yaklaşık 20.000 türü bulunan çeşitlilikleriyle bilinirler ve hem doğada hem de tarımda kritik roller üstlenirler. Gelin bu minik tozlaştırıcıların dünyamız için kritik öneme sahip sonuçlarına bir bakalım!

Tozlaşma ve Tarım

Arıların en bilinen rolü, bitkilerin tozlaşmasını sağlamaktır. Eğer günde 20.000 arı, kovandan birkaç kez çıkarak çalışırsa, her gün 20 milyondan fazla çiçeğin tozlaşması sağlanabilir. Dünya genelinde insan tüketimi için üretilen meyve ve tohumların yaklaşık %75'i, arıların tozlaştırıcılığına bağlıdır. Bu tozlaşma, yalnızca bitki üretiminin verim ve kalitesini artırmakla kalmaz, aynı zamanda doğal döngülerin devamlılığı için de hayati önem taşır.

Dünya Çevre Günü

Gıda Güvenliği ve Ekonomik Katkı

Arıların tozlaştırıcılığı, meyve ve sebzelerden pamuk ve kozmetik ürünlere kadar geniş bir yelpazede ürünlerin üretimini doğrudan etkiler. Örneğin, elma, brokoli, soğan, ayçiçeği ve kayısı gibi ürünlerin büyük bir kısmı arılar sayesinde tozlaşır. Eğer arılar bir anda yok olsaydı, süpermarket raflarının yarısından fazlası boş kalır ve gıda güvenliği büyük bir tehlikeye girerdi. Ayrıca, tarımsal ürünlerdeki kalite ve verim düşüşü, ekonomik kayıplara da yol açardı. Einstein’ın da dediği gibi, arılar olmasaydı Dünya’da yalnızca 4 yıl yaşanabilirdi…

Ekolojik Denge ve Biyolojik Çeşitlilik

Arıların yok olması, ekosistemin dengesini ciddi şekilde bozulmasına yol açar. Birçok çiçekli bitki türü, tozlaşma olmadan çoğalamaz ve bu da besin zincirinin kritik halkalarının kopmasına neden olur. Arılar, sadece bitkilerin değil, aynı zamanda bu bitkilerle beslenen hayvanların ve dolayısıyla insanların da yaşamını sürdürebilmesi için gereklidir. Arılar, arı popülasyonlarının azalması, doğal habitatların bozulması ve iklim değişikliği gibi tehditlerle karşı karşıyadır. Bu durum, tarım ürünlerinin verimini düşürerek gıda güvenliğini riske sokar ve biyolojik çeşitliliği tehlikeye atar.

İklim Değişikliği ve Arılar

Son yıllarda iklim değişikliği, arıların sayısında endişe verici bir düşüşe yol açmıştır. Özellikle ABD'de son 15 yılda arı popülasyonlarının %40'ı yok olmuştur. Tarımsal alanlarda kullanılan pestisitler ve diğer kimyasallar da arıların sağlığını olumsuz etkilemektedir. Ancak, arılar değişen iklim koşullarına uyum sağlamak için ilginç stratejiler geliştirmektedirler. Örneğin, bombus arıları, bitkilerin erken çiçek açmasını sağlamak için yapraklarına küçük kesikler yaparak polen kaynağı yaratmaktadırlar! Dünya Çevre Günü'nü kutlarken, arıların ekosistemimizdeki kritik rolünü hatırlamak ve onların korunması için adımlar atmak büyük önem taşıyor. Arıların sağlığı, bizim sağlığımız ve geleceğimizle doğrudan ilişkilidir. Çevresel kirlilik, iklim değişikliği ve bilinçsiz tarım uygulamaları gibi tehditlerle mücadele etmek, arı popülasyonlarını korumak ve dolayısıyla ekosistemimizi ve gıda güvenliğimizi sürdürmek için elzemdir. Arıları korumak, doğayı ve geleceğimizi korumak demektir. Çünkü arı varsa hayat var!

Sözleşmeli Arıcılık Modeli ile Sürdürülebilirliğe Katkı

BEE’O Propolis ailesi olarak, Türkiye’de ilk kez uygulamaya geçirdiğimiz Sözleşmeli Arıcılık Modeli ile iyi arıcılık uygulamalarını benimsiyor, sürdürülebilir tarıma ve biyoçeşitliliğe katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Bu model kapsamında, ziraat mühendislerimiz eşliğinde, Türkiye’nin dört bir yanındaki arı ürünleri üretebilecek arıcılarla buluşuyoruz. İlk olarak, sözleşme yapacağımız arıcının arılığını kontrol ediyoruz. Arılığın, temiz su kaynaklarının bulunduğu yerlerde, çevresinde atık ve fabrikaların olmadığı, yoldan uzak ve pestisit kullanılmayan alanlarda olup olmadığına dikkat ediyoruz. Böylece ürünlerimizin doğallığını korurken aynı zamanda arıların daha temiz bir çevrede yaşamını sağlıyoruz. Yine Sözleşmeli Arıcılık Modeli kapsamında, satılan her ürünün gelirinin %1’ini arıcılık fonunda biriktiriyoruz. Bu fonun, arıcılarımıza ekipman ve eğitim desteği olarak geri dönmesini sağlıyoruz. Böylece, tüm sözleşmeli arıcılarımızın kovan sayılarını yani işlerini büyütmelerini sağlıyoruz. Kovan sayısındaki artış, dünyadaki arı sayısının artması demek… Arı sayısının artması ise, tozlaşmanın devamı ile gelecek nesillerimize sürdürülebilir bir dünya bırakabilmek demek… 5.000 Sözleşmeli arıcımız ve 550.000 arı kovanı varlığımız ile arıcılığı ve arıları koruyan bu iş modelimiz; dünyada yeşil bitki örtüsünün korunmasına ve gıda üretiminde sürdürülebilirliğe de önemli bir katkı sağlıyor. Dünya Çevre Günü kutlu olsun!

Anlaşmalı Bankalar